|
|
"Bu Araştırmayı Mesleğin İfası
Sırasında Kaybettiğimiz,
Değerli Meslektaşlarımızın Saygın Anılarına
Adıyorum."
AVUKATLARIN ÜLKEMİZDE VE DÜNYADA
YAPILAN CENAZE TÖRENLERİ
Paris Barosu Avukatlarından Paye, avukatların
ölümleri halinde dahi meslektaş sevgisini ve dayanışmasını devam
ettirdiklerini "AVUKATLIK MESLEĞİNDE, MESLEKTAŞ DAYANIŞMASI MEZARA KADAR
DEVAM EDER" tümcesiyle tanımlamıştır.
Tarih boyunca Dünya Literatüre giren meslek mensuplarından
hiç biri Avukatlık Mesleğinde olduğu gibi yaşamları boyunca müvekkillerinin
hukukunu koruma adına birbirleriyle mücadele etmemişlerdir. Bu mücadele öyle
bir mücadeledir ki, bu mücadelede mesleki nezaket vardır, bu mücadelede
müvekkilin hukukunu sonuna kadar korumak vardır, bu mücadelede savunma
mesleğinin binlerce yılda oluşan etik değerlerini korumak ve uygulamak
vardır. Bu mücadelede sevgi vardır, dayanışma vardır...
Hukukun üstünlüğü amacına yönelik çalışmalar bir gün ya
adliye koridorunda veya merdivenlerinde ya da müvekkilinizin bilmem neredeki
hangi davasını takip etmek üzere bir yerlere giderken duruverir. Hata bazen,
müvekkilin hukukunu korumak, çocuklarına şerefli bir gelecek temin etmek
üzere didinen Isparta Barosu Avukatlarından Av. Fatma Sevük gibi, hukuk
sınırları içerisinde bir icra satışında arkadan beynine 35 cm den ateş
edilerek alçakça katledilir.
Bu araştırmanın yapıldığı ve barolardan cenaze törenleriyle ilgili
yanıtların değerlendiği sıralarda Samsun Barosu'ndan çok acı bir haber
geldi. 5 Eylül 2001 günü, talimat haczinin ifası sırasında borçlunun önce
silahla tacizde bulunması üzerine haczi bırakıp olay mahallini terketmekte
de olan Av. Yusuf Altaylı, sanık borçlu, tarafından arkasından omzundan
tutularak yüksek çaplı bir silahla vurularak düşürülmüş, daha sonra
insanlıktan nasibini almamış sanık, kanlar içinde yerde yatmakta olan
meslektaşımıza silahındaki diğer mermileri boşalmıştır. Av. Yusuf Altaylı
olay yerinde yaşamını yitirmiştir. Ve ne acıdır ki sanık hala
yakalanamamıştır.
Yaşamı boyunca toplumla iç içe yaşayan avukatlar yaşamın tüm
duyarlılıklarını yüreklerinde saklamışlar, bu düşüncelerini sanatın bir çok
dalıyla ifade etmeye çalışmışlardır. Yaşam bir avukat için nasıl bir gerçek
ise ölümde veraset ilamı ile neticelenen başka bir gerçektir. Avukatlar bu
veraset ilamlarında çoğu zaman vekil olsalar bile bazen de asil olarak yer
alırlar. 15 Ekim 1998 tarihinde kaybettiğimiz Hocaların Hocası, Türkiye
Barolar Birliği Kurucu Başkanı Av. Dr. Faruk Erem yaşam ve ölümü aşağıdaki
dizelerle anlatmaya çalışır.
KUTU KUTU İÇİNDE
Göğün içinde,
Bizden uzakta Tanrı.
Bulut içinde rahmet,
Koca rüzgar içinde.
Gövde,
Toprak içinde.
Dere,
Suyun içinde.
İnsan,
Kutu içinde
Kutu kutu içinde
Av. Dr. Faruk Erem
İnsan hayatının
üç önemli evresinden biri olan ölüm, ( doğum, evlenme, ölüm) kimi avukatlara
göre bir nokta kimilerine göre ise bir çizgidir. Bu çizginin bir gün
kendilerini de çizeceğini bilirler. Bilirler de çizilme sırasının
kendilerine gelmesini beklerler Av. Macit Çoşkun çizilme sırasını beklemiş,
07 Ocak 2001 tarihinde aramızdan sessizce ayrılmıştır.
KARVİZİT ÇİZİK ÇİZİK
Önce bir çizgi çekilecek
"Karayollarında Ressam" üzerine.
Sonra "Hakim" çizilecek
Bir Çizgi de "Avukat" üzerine
Çok geçmeden arası
Nerde, Ne gün, Nasıl, Kimbililir ?
"Macit Çoşkun'a gelecek
Çizilme sırası !...
Av. MACİT ÇOŞKUN
Av.
Ali Haydar Özkent ölümsüz yapıtı, Avukatın Kitabı isimli kitabında bir
meslektaşın ölümü halinde bağlı bulunduğu baronun mutlaka cenazede etkin rol
alması gerektiğini savunmuştur. Özkent,
"Ölü, Baro ailesinin efradından değil midir? Ve ona, barosundan daha yakın
kim vardır?" Demiştir.
Avukatlar yaşamları boyunca yaşama inat bir
koşuşturma ve mücadele içerisinde ölümü dahi şarkılarla karşılamışlardır.
Uzun yıllar İzmir Urla'da avukatlık yapan, 10 Ocak 2001 tarihinde
kaybettiğimiz Necati Cumalı ölümü şarkılar isimli şiiriyle karşılamıştır.
ŞARKILAR
Ağladığını istemem ben
ölürsem
Beni en sevdiğin halinle
hatırla
Uzak bir yerde çalıştığımı
düşün
Hayatta olduğuma inan
Bir gün gelir kendiliğinden
Geçer bütün üzüntün
Her yeni gelen günü
Yeni bir ümitle beklemeli
Her yeni gün
Yeni havalarla gelir
Gece, yağan yağmurla uyursun
Sabah birde bakarsın odan güneşli
Her gelen vapuru, treni
Yeni bir ümitle beklemeli
Her gelen vapur, tren
Yeni insanlarla gelir
Ben esmerdim güzelim
Bu sefer sarışını seversin
Aşk yaşayanlar içindir.
Av. Necati CUMALI
A. ÖLÜMDEN HEMEN SONRA YAPILAN
İŞLEMLER:
Ölüm belki bir son, belki de bir başlangıçtır.
Bir meslektaşın ölümü halinde İl Baroları birbirlerine benzer cenaze töreni
düzenlemektedirler. Bir meslektaşın ölümü halinde avukatın Levhasına Kayıtlı
bulunduğu Baronun cenazede mutlaka aktif rol alması gerekir.
İl Barolarınca da vefat eden bir meslektaşın ölüm haberi;
a. Camilerde sela verilerek,
b. Belediye ve muhtarlık hoparlörleriyle,
c. Gazete ilanlarıyla,
d. İlçe Baro temsilcileri vasıtasıyla,
e. Baroların ilan tahtalarında,
f. Haber zinciri çalıştırılarak, (Özellikle bu yöntem Antalya Barosu
tarafından uygulanmaktadır)
Halka ve diğer tüm meslektaşlara duyurulmalıdır.
Özellikle büyük kentlerde ölüm haberi gazete ilanları yoluyla meslektaşlara
ve uğruna yılladır hizmet ettiği halka duyurulur. Baro bülteni ve Baro
Dergisi çıkartan barolarda mutlaka vefat eden meslektaşlardan haber
verilmelidir.
İl Barolarında meslektaşın ölümü, ilan tahtaları
yoluyla ve telefonlarla duyurulmakta, İstanbul Barosu gibi kalabalık
barolarda gazete ilanları ve adliyelerdeki panolarda duyurulmaktadır. Ayrıca
İstanbul Barosu gibi Baro Dergisi Yayınlayan bir çok Baro, dergilerinde ölen
meslektaşın kısa özgeçmişini aktarmaktadırlar.
Ölen meslektaş, geçmişte İl Baro Başkanlığı'nda görev
almış Baro Başkanlarından birisi ise mutlaka çevre barolara ve Türkiye
Barolar Birliğine haber verilmelidir.
Avukatlar, yüzyıllardır hukukun üstünlüğünü sağlamak
amacına yönelik müvekkillerinin haklarını korumuşlardır. Belirli karanlık
dönemler yaşansa dahi, yaşanan olaylar hak ve özgürlükleri adına savunma
hakkı var olmuş ve var olmaya devam etmiştir. Böylesi şerefli mesleği yaşamı
boyunca onuruyla yapan bir meslektaşın ölümünden sonra mutlaka gözleri
kapatılmalıdır. Ölümden sonra ölenin gözünün kapatılması bir çok dinde ortak
inanıştır. Anadolu da Kastamonu, Sivas, Maraş ve Kırşehir yöresel adetlerine
göre "Gözü arkada kalmasın" düşüncesiyle ölenin gözleri kapatılır. Ölen
şerefli bir meslektaşın gözü arkada kalmamalıdır. Geride kalan meslektaşları
onun gözlerini arkada bırakmayacak, bıraktığı şerefli mesleği daha ileriye
götüreceklerdir.
B. CENAZE TÖRENİ:
Cenaze töreni uygulanması konusunda ölen meslektaşın
bağlı bulunduğu baro temsilcisi ile ailesi arasında mutlaka sıkı bir
işbirliği yapılmalıdır. Baro yönetimi meslektaşların cenazeye katılmalarını
organize etmelidir. Kalabalık Baroların dışındaki Barolarda cenazelere Baro
Başkanının ve Yönetim kurulu üyelerinin katılmalarına sık rastlanmaktadır.
Kalabalık Barolarda ise mutlaka Baro Temsilcisinin cenaze töreninde hazır
bulunması gerekir.
15 Ekim 1998 tarihinde kaybettiğimiz Hocaların Hocası,
Türkiye Barolar Birliği Kurucu Başkanı Av. Dr. Faruk Erem için yıllarca
hocalık yaptığı Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde ve Türkiye Barolar
Birliğinde tüm il Baro Başkanlarının katılımı ile cenaze töreni yapılmıştır.
Çorum Barosu Başkanı, Ankara Radyosu Türk Sanat Müziği Eski
Yayın Şeflerinden Av. Uğur Leblebici 8 Eylül 2000 tarihinde vefat etmiştir.
Cenazesi Ankara Karşıyaka Mezarlığında defnedilmiş, Çorum Barosu Avukatları,
Çorum Halkı, otobüslerle başkanlarını kabristana kadar uğurlamışlardır.
Türkiye Barolar Birliği ve Ankara da bulunan meslektaşları ve arkadaşları
cenazesinde hazır bulunmuşlardır. Daha sonra başkan Leblebici Çorumda
meslektaşların, yargıç ve savcıların, adliye çalışanlarının katıldığı
toplantı ile anılmıştır. Eşi tarafından yapılan mevlide meslektaşların
tamamına yakını katılmıştır.
O dönem Çorum Barosu Başkan Yardımcısı olan Av. Mahmut
Bayatlı başkanın arkasından duygu yüklü şu satırları yazmıştır;
"Yaşam Aşık Veysel ustanın dediği gibi gündüz gece gidilen uzun ince bir
yol, bizler de birer zorunlu umarsız yolcuyuz. Ya da sürüp giden bir
serüvenin acımasız bir savaşın kurbanlarıyız. Kolumuz kanadımız kırıla
kırıla sürdürdüğümüz bu serüvenin, ince uzun engebeli bu yolun durağını
bilmek mümkün değilse de kestirmek mümkün. Birlikte omuz omuza yürüdüğümüz,
bir çok şeyi paylaştığımız, sevdiğimiz insanı kaybetmek ise kahredici.."
Adana Barosu'nda, vefat eden meslektaşın cenazesi
Adliyeye getirilerek Adana Adliyesinde tören düzenlemekte, törende vefat
eden meslektaşın kısa özgeçmişi okunmakta ve saygı duruşunda
bulunulmaktadır. Ayrıca vefatı Adana Barosu Bülteninde kısa özgeçmişi ile
yayınlanmaktadır.
Bursa ve Kırıkkale Barosu ölen meslektaşımızın
ailesinin izninin ve talebinin olması halinde, Adliye önünde cenaze töreni
düzenlemektedir. Bursa ve Kırıkkale Barosu Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyeleri
cenazeye katılmak isteyen meslektaşlar ile birlikte geleneksel cenaze
törenine katılmaktadırlar.
Denizli Barosu 10 yıldan bu yana ölen bir meslektaşın
cenazesinde başkanından yönetimine kadar mutlaka olabildiğince kalabalık
biçimde yer almaktadır. Adliyede bir tören düzenlenmekte, eğer cenaze başka
bir ilde ya da merkez dışında başka ilçede toprağa verilecek ise
meslektaşlarımız ailesi ile birlikte defnedileceği yöreye götürülmekte,
cenaze orada toprağa verilmektedirler.
İzmir Barosu Yönetim Kurulu aldığı bir kararla
meslektaşın sağlığında talepte bulunması halinde tabutu üzerine İzmir
Barosunun Flaması konulmaktadır. Yine Yönetim Kurulu kararıyla bir
meslektaşın ölümü neticesi yakınlarının başvurması halinde tüm cenaze
işlemlerini ve masraflarını İzmir Barosu yerine getirmektedir. İzmir Barosu
Başkanı cenazede hazır bulunmaktadır. Baro Başkanları için İzmir Adliyesinde
bir tören düzenlenmektedir.
Antalya, Aydın, Kütahya, Manisa, Ordu, Tokat, Zonguldak
Baroları ölen bir meslektaşımız için aksine bir talep olmaz ise mutlaka
Adliyede cenaze töreni düzenlemektedir. Yine Kütahya da cenazesi musalla
taşına konan meslektaşın cenazesi başında genç meslektaşlar sırayla cenaze
namazına kadar nöbet tutmaktadırlar.
Barolar genelde Adliye Binasında yapılan töreni sonra
cenaze namazından önce yapmalarına rağmen, Osmaniye Barosu Adliyedeki töreni
cenaze namazından sonra düzenlemektedir.
Uşak Barosu Adliyede meslektaşların, hakim ve
savcıların katılımıyla bir cenaze töreni düzenlemekte daha sonra cenaze il
merkezindeki Ulu Camiye kadar eller üzerinde götürülmektedir. Cenaze
töreninden sonra Uşak Barosuna mensup meslektaşlar Eren denilen bir
gelenekle eve yemek götürmektedirler.
Avukatlık hukuku ve meslektaş davranışlarının
yüzyıllardır sağlam temellerde uygulandığı ve tartışıldığı Paris Barosu'nda,
uzun yıllar cenazeyi takip eden grubun en önünde Baro Başkanının hemen
tabutun arkasında gitmesi ve araya ölünün en yakın akrabasından başka
kimseyi sokmaması gereği tartışılmıştır. Yaklaşık Yüzyıl yaşanan bu
tartışmanın ardından, cenaze törenlerinde ölen bir avukatın cenazesinin
hemen arkasında cemaatin en önünde Baro Başkanı ve ailenin bir yakını
birlikte yürümektedirler.
Vefat eden eski bir Baro Başkanı ise mutlaka Adliye
Binasında Cenaze Töreni yapılmalıdır. Cenazeye aile ile görüşülerek Baro
Başkanlarının ve Türkiye Barolar Birliği Temsilcilerinin katılımı
sağlanmalıdır görüşündeyiz. .
Paris Barosu yönetimi ve kayıtlı avukatlar 1930 lu yıllarda bir süre
düzenlenen cenaze törenlerine cübbeleriyle katılmışlardır. Ancak Avrupa
hukukunda baskın olan görüş mesleki giysi olan cübbenin ancak savunma
görevinin ifası sırasında giyilebileceğidir.
16 Şubat 2001 yılında fiilen avukatlık yapmakta iken
trafik kazasında kaybettiğimiz Burkay Kaynak 40 yıllık Avukatlık mesleğinde
ölümü DÖRTLÜ şiiri ile karşılamıştır.
DÖRTLÜ
Dört koldan dört hayırlı dörtlü,
Götürüyorlar.
Fani idi, şimdi ölü.
Gittiği yer neresi ki,
Orada kendisi gibi nice bi mekan gömülü.
Av. Burkay KAYNAK
C. MEZAR TAŞLARINA YAPILAN MESLEK
İŞARETLERİ:
Anadolu kültüründe uzun yıllardan bu yana mezar
taşlarına ölenin, adı, soyadı, ölüm ve doğum tarihinin yanı sıra çeşitli
yazılar, şiirler, özdeyişler ve işaretler işlenmektedir. Yazılan yazılar
genellikle şahsın yaşamındaki duygu ve düşüncelerini yansıtmaktadır. Ankara
ve İstanbul kabristanlarında yapılan incelemede ölen şahısların mezar
taşlarına mesleklerine göre bir takım işaretlerin işlendiği görülmektedir.
Benzer işaretlere Yılmaz Güney'in de mezarının bulunduğu Paris Mon Parnas
Mezarlığı'nda rastlanılmıştır.
Kuruşçev, Çehov, Gogol ve Nazım Hikmet in mezarlarının
bulunduğu Moskova'daki Novodeviçi (Yeni Kız) Mezarlığında bir kısım Rus
Savunmanlar "Abdopa"ların cübbeli heykellerine rastlanılmıştır.
Ülkemizde ölen kişi asker ise Silahlı Kuvvetlerin arması,
müzisyen ise sol anahtarı, hukukçu ise terazi, öğretmen ise kitap,
demiryolcu ise lokomotif, denizci ise çapa, ressam ise tuval, terzi ise
makas, yazar ise kalem gibi işaretlerin işlendiği görülmüştür. Samsun
ilimizde bir mezar taşında ölenin gönül verdiği spor kulübünün renkleri ile
top ve oyuncunun resmi bulunmaktadır. Ankara Kabristanı'nda 1964 yılında
vefat eden Hakim Ömer Ülkü'nün mezar taşına Ankara Üniversitesi Hukuk
Fakültesinin amblemi işlenmiştir.
Anadolu'nun bir çok ilinde mezar taşlarında herhangi bir
resim veya ambleme rastlanılmamaktadır.
Bir avukatın ölümü halinde kendisinin hayatta iken istemine
göre mezar taşına terazi ve barosunun amblemi gibi bir şekil işlenebilir.
Avrupa'da ölen avukatların ve hukukçuların mezarlarında benzer işaretler
bulunmaktadır.
Tokat Barosu ölen meslektaşın mezar taşına mutlaka
AVUKAT ibaresinin yazıldığını bildirmiştir.
D. ÖLENİN KULLANDIĞI EŞYALARIYLA BİRLİKTE GÖMÜLMESİ:
Tarihte belgeli kaynaklardan ve tarihi eserlerden edinilen
bilgiler, ölenlerin yaşamında kullandığı ve çok sevdiği eşyalarla birlikte
gömüldüklerini göstermektedir. Bu adet, çok eski bir uygarlığı bünyesinde
barındıran Anadolu'da çok uzun zamandan bu yana günümüze kadar süre
gelmektedir. Çin kaynaklarından alınan bilgilere göre Eski Türkler İ.Ö 3. YY
dan başlamak üzere ölen kişinin yanına yaşarken kullandığı ve sevdiği
eşyaları bırakmışlardır. Ön tarih Anadolu'da ise ölen kişi, kişisel eşyaları
birlikte gömülmüştür.
Bir çok yöremizde benzer adetlerin halen devam etmekte
olduğu görülmektedir. Sivas'ın İmralı İlçesinde ölenin sağlığında kullandığı
saat kösteği, sigara tablası, Urfa'da ölen kadının yüzüğü, küpesi ve
gelinliği, Sivas'ın Yalören Köyü'nde parmağındaki yüzüğüyle gömülmektedir.
Almanya'da ölünün yanına sağlığında sevdiği kullandığı
malzemeler veya mesleğiyle ilgili bir takım eşyalar konabilmektedir. Yakın
zamanda bir meslektaşımız İzmir Barosuna başvurarak ölümü halinde tabutuna
İzmir Barosu'nun amblemi taşıyan flamanın sarılmasını istemiştir. Bir
meslektaşın sağlığında arzuladığı bu istemine saygı gösterilmeli,
cenazesinde tabutuna İzmir Barosu'nun amblemini taşıyan flama sarılmalıdır.
Aynı istemin diğer barolarda olması halinde diğer Barolarında benzer şekilde
hareket etmesi gerekir.
Aydın Barosu, cenaze töreninde tabutun üzerine
meslektaşımızın cübbesini örtmektedir.
Böylesi bir gelenek içerisinde cübbesi ile gömülmek
isteyen bir avukatın bu isteğine saygı gösterilmeli, istemi halinde
defnedilirken yanına cübbesi konulmalıdır.
E. ÖLÜMDEN SONRA YAŞANAN YAS, ANMA SÜRECİ:
Tarihsel süreçte bir değerin yitirilmesinden doğan acı,
yasın antropolojik olgusunu oluşturmaktadır. Yasın süresi, Anadolu
Kültüründe ve tarihsel süreçte üç gün ile bir yıl arasında değişmektedir.
Yas süresi günümüzde ölenin anılmasını gereken bir süreye dönüşmüştür.
Meslektaşımızın ailesinin geleneksel 40 ve 52 günlük yas sürelerine
meslektaşlarımız ailesine ziyaretlerde bulunarak katılmaktadırlar. Bu süre
içerisinde özellikle Anadolu da meslektaşın ailesine yemek götürülmektedir.
Günümüzde ölen meslektaşın anısına barolar tarafından
toplantılar düzenlenmektedir. Türkiye Barolar Birliği kurucu başkanı Av.
Faruk Erem anısına her yıl mezarı ziyaret edilmekte, toplantılar
düzenlenmekte, anısına her yıl Türkiye Barolar Birliği tarafından yarışma
yapılmaktadır. Türkiye Barolar Birliği Denizli'de yapılan Genel Kurulda
alınan tavsiye kararı gereği 11.09.1999 tarihinde Av. Faruk Erem anısına Av.
Dr. FARUK EREM ARMAĞANI ANILAR 1,2 isimli kitabı yayınlamıştır.
Denizli Barosunda, meslektaşın ölümünden sonra cübbeli
resmi, Adliyede Baro odasında çiçeklerle süslenen bir masaya konmakta,
masada resmin hemen yanına meslektaşlarımızın ölen meslektaş hakkında
düşüncelerini yazdıkları bir defter konulmaktadır. Bu deftere
meslektaşlarımız, yargıç ve savcılar, adliye personeli yaklaşık 2 hafta ölen
meslektaşımızla yaşadıklarını, anılarını, duygu ve düşüncelerini
yazmaktadırlar. Denizli dışından gelen tüm meslektaşlarımız Adliyede Baro
Odasının en güzel köşesinde ölen meslektaşımızın çiçeklerle süslenen resmi
ile karşılaşırlar. Ölen meslektaşın resminin olduğu sürede onunla yaşanan
olaylar anlatılır. Bir köşeden herkese bakan resmi, yaşadıklarını,
sevdiklerini, tutkularını, sevinçlerini, üzüntülerini, hep onun o tozlu
adliyelerde yaşamını ve yaşadıklarını anlatır. Bir süre sonra anıları içeren
defter, eşine ve çocuklarına teslim edilir.
Manisa Barosu, Salihli de Avukatlık yapan
meslektaşlarımızdan Av. Necati Şen in ölümünden sonra kalabalık bir şekilde
cenaze törenine katılmışlardır. Cenazeye katılan meslektaşlarımız
rahmetlinin vasiyeti olması nedeniyle bir lokantada toplanıp rahmetlinin
anılarından bahsederek, sevdiği türküleri dinleyerek kendisini anmışlardır.
Zaten yaşam, ayrılıktan sonra geride bırakılan bir hoş
seda değil midir.?
Tokat Barosu özel günlerdeki yemek ve gezi
toplantılarına ölen meslektaşımızın ailesini davet etmektedirler. Bu
araştırmanın temelini oluşturan "MESLEKTAŞLIK MEZARA KADAR DEVAM EDER"
düşüncesini Tokat Barosu daha ilerilere taşımaktadır.
Tokat Barosunun sergilediği böylesi bir dayanışmanın,
güzelliğin, vefanın başka hangi meslekte olabildiğini insan düşünmeden
geçemiyor.
İç Anadolu Bölgesinde bir çok baromuzda olduğu gibi
Kırıkkale Barosu defin işlemlerinden 1 hafta sonra ölen meslektaşın evine
Niha-i Taziye ziyaretinde bulunulmaktadır. Bu ziyarette Baro tarafından
temin edilen lokum ve gül suyu cenaze evine bırakılmaktadır. Osmaniye Barosu
ölen meslektaşın vefatından 3 gün sonra mevlit okutulmaktadır.
Bu arada vefat eden bazı avukatlar meslekte
kullandıkları kitap, masa ve diğer bir kısım malzemeleri barolara
bırakmaktadırlar. Avukatların bıraktıkları özellikle şahsi eşyaları çok iyi
korunmalıdır. Ve yine avukatlar tarafından baroya bırakılan bu şahsi
eşyaların, eşyayı bırakan avukatın vasiyeti olduğu özellikle
belirtilmelidir.
Tokat Barosuna mensup vefat eden meslektaşlarımız
bürosunda bulunan kitaplık, kitaplar ve büro eşyalarını adli müzaheret
bürolarında kullanmak üzere bırakmaktadırlar
İstanbul Barosu Staj Eğitim Merkezi ölen
meslektaşımızın Baroya bıraktığı şahsi eşyalarını ve kitaplarını isimlerini
anarak sergilemekte ve ölümünden sonra meslektaşlarımızın ve Stajyer
Avukatların yararlanmasına sunmaktadır.
F. ÖLEN AVUKATIN İŞLERİNİN TASFİYESİ :
Avukatlık mesleğinin dışında Meslek kurallarının hiç
birinde ölen bir meslektaşın ölümünden sonra işlerinin ne şekilde
yürütüleceği ayrıntılarıyla düşünülmemiş ve bu husus ilgili meslek
yasalarında düzenlenmemiştir.
Avukatlık mesleğinde bir avukatın ölümü halinde işlerin
devamı ve tasfiyesi yasa ve meslek kuralları ile güvence altına alınmıştır.
Dünyada bir çok ülkede olduğu gibi Avrupa ülkelerinden Alman Avukatlık
Yasası 55. Madde, İtalyan Avukatlık Yasası 67. Madde bir avukatın ölümü
halinde işlerin takibini özel olarak yasa ile düzenlemiştir. Avukatlık
Yasamız 42. Madde ve Meslek Kuralları 29. Madde bir meslektaşın ölümü
halinde Baro Başkanlığının görevlendirmesi ile işlerin başka bir avukat
tarafından yürütülmesini düzenlemiştir.
Bu düzenlemede kuşkusuz avukatlık mesleğinin bir kamu
görevi olmasının büyük etkisi vardır. Böylesi bir düzenleme avukatın ölümü
ile savunmasız, avukatsız kalan vatandaşı da korumayı amaçlamaktadır.
Avukatlık Yasası ve Meslek Kuralları ile yapılan böyle bir düzenleme ile
savunma hakkından yoksun kalan vatandaş baro tarafından güvence altına
alınmaktadır. Vatandaş avukatının ölümü ile savunmasız, avukatsız
bırakılmamaktadır.
Vatandaş avukatsız ve savunmasız kalmamaktadır. İşleri
yarım kalan bir meslektaşın işleri de Baro nun gözetiminde Baronun
görevlendirdiği bir avukat tarafından yürütülmektedir. Böylesi bir özveri ve
ölüme göre yapılan bir düzenleme sadece avukatlık mesleğinde mevcuttur.
Cenaze törenlerine ilişkin yapılan törenler, duyurular,
mezar taşları, yas süreci tarihin bir çok aşamasında ve çeşitli toplumlarda
ayrı bir inceleme konusu olmuştur. Binlerce yıllık kültür zenginliğine sahip
olan yaşadığımız topraklarda meslek kuralları binlerce yıllık geçmişi olan
savunma mesleğine mensup kişilerin cenaze törenlerinin incelenmesi şimdiye
kadar tarihimizde ilk kez yapılmıştır. Böylesi bir zenginliği saptamaktan,
Barolarımız ve meslektaşlarımız ile paylaşmaktan duyduğum onur ve gururu
özellikle belirtmek isterim.
Nedendir bilinmez,
ülkemin tüm adliyeleri
biraz karanlık
ve
her zaman tozludur.
Bu biraz karanlık
ve
her zaman tozlu
adliyelerin birinden
2400 yıldan bu yana
görevini şerefle yapan,
isimleri şimdi hatırlanan,
belki de hatırlanamayan
Bir avukat,
onurlu bir telaşla yaşamış,
ve
sessizce göçüp gitmiştir.
(*) Anadolu daki cenaze törenlerine ilişkin bir kısım bilgiler Doç Dr. Sedat
Veyis Örnek in Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Yayınları
"Anadolu Folklorunda Ölüm" isimli kitabından alınmıştır.
(*) Yazıda yer alan şiirler, dağıtımı ve gelirinin tamamı Türkiye Avukatları
Dayanışma Vakfına bırakılan ve derlemesi tarafımca yapılan "Cumhuriyet
Dönemi Şair Hukukçular Antolojisi" den alınmıştır.
(*) Araştırmaya verdikleri bilgiler ile ayrı bir değer kazandıran Barolara
ve onların saygın başkanlarına teşekkürlerimi sunarım.
(*)Araştırmayla ilgili tüm öneri ve eleştirilerinizi aşağıdaki adres,
telefon, faks ve elektronik postaya yapabilirsiniz.
Av. Adil Giray ÇELİK
Hastane Cad. Konak Han Kat:6 No:607-609 DENİZLİ
Telefon & Faks: 0 258 241 17 52 - 263 54 24 - 263 54 24
E-Mail : adilgiray@ixir.com
Araştırma
Anasayfa
|
|
|