|
|
ANAYASANIN 38. MADDESİ SON FIKRASI HAKKINDA
3.10.2001 günlü RESMİ GAZETE’DE YAYINLANARAK YÜRÜRLÜĞE
GİREN 7.11.1982 TARİHLİ 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının bazı
maddelerinin değiştirilmesi ve bazı maddeler eklenmesine ilişkin 4709 Sayılı
Yasa ile 38.maddeye eklenen SON FIKRA, AYNEN;
“HİÇ KİMSE,YALNIZCA SÖZLEŞMEDEN DOĞAN BİR YÜKÜMLÜLÜĞÜ YERİNE
GETİREMEMESİNDEN DOLAYI ÖZGÜRLÜĞÜNDEN ALIKONULAMAZ.” HÜKMÜNÜ GETİRMİŞTİR.
Mahkemelerce, anayasaya eklenen bu hükme dayanılarak; başta Türkiye
Cumhuriyeti Yargıtay’ı olmak üzere,İ.İ.K.’nun 337 ve 340
.maddeleri ile 3167 Sayılı Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Yasa
uyarınca, bu suçları işleyenlere CEZA VERİLEMEYECEĞİ KANISINA VARILARAK
mevcut davalar beklemeye alınmış,cezaların infazı durdurulmuştur.
Bu, son derece adaletsiz,mevcut hukuk sistemi ve kişi haklarını hiçe
sayan,hakkın; devlet eliyle-borçlunun suç işleyenin lehine, tabiri caizse
gasp edilmesi sonucunu doğuracak,haklı ve dürüst vatandaşın
devlete ve hukuk sistemine güvenini ortadan kaldıracak,namuslu ve dürüst
kişilerin haksız ve kötüniyetli borçlular karşısında iyice mağdur duruma
düşürülmesine,daha da ötesi mevcut hukuk sistemine ve toplumda yerleşmiş
teamüllere uygun olarak hakkını alabileceği inancında olan vatandaşların,
hiç de arzu etmediğimiz biçimde ihkak-ı hak yoluna tevessül etmeleri
sonucunu doğuracak
alt yapısı oluşturulmamış bir anayasal düzenlemedir.
Yıllardır çağdaş ve sivil anayasa yapacağız, Türk Toplumunu Avrupa Birliği
normlarına uygun yasalar ile yönetilmesini sağlayacağız diyen YASAMA
ORGANININ alel acele, sivil toplum örgütlerinin, toplumun tüm katmanlarının
görüşlerini almadan; böylesine hayati önem taşıyan bir konuda mevcut hukuk
normlarını tümüyle geçersiz kıldığı kanısına mahkemelerce varılan bir
anayasa normunu anayasaya eklemesi,bunun toplum hayatında,hukuk tatbikatında
yaratacağı bir daha telafisi mümkün olmayan kötü sonuçlarının düşünülmemesi,
devletin yasama organının varoluş nedeni olan iyi ve dürüst vatandaşlara
toplumun çoğunluğuna karşı işlenmiş affedilemez bir suçtur.
Evvelemirde Anayasaya eklenen 38.madde son fıkrası ile güdülen amaç,
gerçekten bu tip suçların suç olmaktan çıkarılması ise anayasa
normundan önce mevcut hukuk sistemine göre alacağını alabileceği kanısında
olan, alacağını teminat altına aldığına inanan,kötü niyetli borcunu ödememek
niyetinde olan borçlu karşısında kendisini güvende hisseden
alacaklının-haklının-dürüst vatandaşın, sırf Avrupa Birliği normlarına uygun
düzenleme yapıyoruz diyerek toplumun yerleşmiş sistemine ters düşen,bir anda
mevcut sistemi allak-bullak eden düzenleme karşısında kaybolan haklarını
devletin telafi etmesi,bu yönde düzenleme yapması da yine Avrupa Birliğine
üye ülkelerin,çağdaş batılı ülkelerin temel anlayışıdır.Haklı ve dürüst
vatandaşın hakkının devlet eliyle bir anda yok edilmesi de Devletin bir
ayıbıdır.İnsan haklarına aykırıdır. Avrupa Birliğinin ve çağdaş batının
normlarına,hakka bakış açısına kökten aykırıdır.
Yıllardır çıkarılan af yasaları ile suçlular karşısında mağdur edilen
namuslu vatandaşın, en son bundan önce yürürlüğe konulan şartlı salıverme
yasasına tepkisiz kalması;biz hukuk tatbikatçılarının
duyarsız kalmaları, ondan daha da vahim sonuçlar doğuracak bir anayasa normu
ile karşı karşıya kalmamız sonucunu doğurmuştur.
Ancak;
Bundan böyle tatbiki halinde toplumda bir kaosa, toplum hayatının felç
olmasına neden olacak bu anayasa normunun bizlere dayatılmasına seyirci
kalmamız biz hukukçuların,bilhassa yargılamanın sacayağı olan,hak alma
mesleğini icra eden biz avukatların kendi kendilerini inkar etmeleri
demektir.
Şöyle ki;
-Bu normun anayasaya eklenmesi ile ortaya çıkacak boşluğu ve çıkaracağı
problemleri ortadan kaldıracak hiçbir yasal düzenleme
önceden yapılmamıştır.
-İcra İflas sisteminde ve tüm yargıda bir adli kolluk gücü yoktur.
-Bir menkul malın icra yoluyla muhafaza,satış ve ihale sonucu devlet
tarafından alınan KDV.-tellaliye-Resmi Tahsil Harcı-Cezaevi harcı
gibi vergi ve harçlarla satış sonucunda ele geçecek paranın tümünün yok
olduğu da bir gerçektir.Toplam vergi ve harç tutarı satış bedelinin %45’ini
bulmaktadır.Bu durumda mahcuz malın satışı suretiyle paranın tahsil edilmesi
mümkün değildir.
-Diğer taraftan en küçük bir gayrimenkulün satışı için yapılacak masraflar
en az bir buçuk milyarı bulmaktadır.
-Bu denli çarpık bir sistemle alacaklının-haklının SOSYAL HUKUK DEVLETİ
OLDUĞUNA İNANARAK HAKKINI BUNDAN BÖYLE yasal yoldan alması kesinlikle mümkün
olmayacaktır.
-Alt yapısı çağdaş normlara ve hukuk sistemlerine uygun olarak
oluşturulmamış bir sistemde iyi ve dürüst kişilerin, işletme
sahiplerinin;borçlular tarafından verilecek,sonuçta hiçbir müeyyidesi
olmayan kambiyo senetlerine güvenerek mal ve hizmet vermeleri mümkün
olmayacaktır.
-Veresiye ve taksitli mal –hizmet satışları ortadan kalkacak,bu dar gelirli
orta sınıfın aleyhine sonuç doğuracak,zaten krizde olan ekonomik sistemin
tümüyle çökmesine neden olacaktır.
-Bankaların verdikleri çeklerin ödenmemesi halinde borcun teminatı olmaları
hususunda önceden var olan bir düzenleme yoktur.Çek’in
havale-ödeme aracı olduğu hususu gözardı edilerek bankaların, isteyen
herkese verdikleri çeklerin karşılıksız çıkması halinde çek hamillerine
karşı hiçbir sorumlulukları yoktur.
-Borçlanan kişilerin çağdaş batılı ülkelerde olduğu gibi alacaklıyı
dolandırmalarını engelleyecek bir istihbarat sistemi, kötüniyetli kişilerin
dolandırmak için piyasaya çıkmadan önce üzerlerine olan
malvarlıklarını ellerinden çıkarmalarını önleyecek bir sistem mevcut
değildir.
-İcra İflas sisteminde hiçbir yerleşim biriminde mahcuz malların muhafaza
altına alınacağı yed-i emin kurumu ve mahcuz malların,gayrimenkul malların
satışının yapılacağı umuma açık çağdaş müzayede salonu yoktur.
-Getirilen bu düzenleme ile bundan böyle alacaklı için borçlunun menkul
mallarını kaldırıp muhafaza altına almaktan başka çare
kalmayacaktır.Bu durum karşısında alacaklı borçlunun bulabildiği tüm
mallarını haczetmek zorunda kalacak,borçluya mevcut sistemde borcunu makul
sürede ödemesi için verilen mehiller de verilemeyecek,borçlu ile alacaklı
kanlı bıçaklı olacaklardır.Savunma mesleğini icra eden bizlere, vaki
saldırılar kaçınılmaz hale gelecektir.Devlet bunların önüne geçmek için
hiçbir önlem almamış, hiçbir yasal düzenleme yapmamıştır.Son günlerde
avukatlara ve icra memurlarına yönelik öldürme ile sonuçlanan saldırılar bu
kanaatimizin açık göstergesidir.Bu saldırılar karşısında avukat ve icra
memurlarının hiçbir şekilde can güvenliği yoktur.
-Yine belirtmek gerekir ki icra iflas suçları ile 3167 Sayılı Yasaya aykırı
suçlar nedeniyle verilen cezalar teknik anlamda ceza
değildir.Türk Hukuk Sisteminin ve toplum hayatının şartlarına uygun biçimde
borçlunun takip sürecinde ve hükmün kesinleşmesine rağmen,borcunu ödemesi
halinde alacaklının-mağdurun şikayetten vazgeçmesi halinde düşürülebilen
türde cezalardır.Tabiri caizse borçluyu borcunu ödemeye zorlayacak nitelikte
cezalardır.Örneğin, adam öldürmek suçundan dolayı hüküm giymiş bir kişinin
cezası mağdura para ödemekle,onun şikayetini geri almasıyla düşürülemez.
- Alacaklının hakkını gasp eden borçlunun bu kötüniyetinin; sözleşmeden
doğan edimini yerine getirememesinden dolayı
özgürlüğünün elinden alınması olarak nitelemek hukukun temel prensiplerine
aykırı,toplumun temel yapısına ters düşen bir anlayış tarzıdır.Bundan böyle
hiçbir borçlunun; borcunu iyi niyetle ödemesi,ödemeye gayret etmesi mümkün
değildir.Aksine hal ve düşünce tarzı korumacı devlet anlayışının tümüyle
terkedilmesi,dolandırıcılığın toplum hayatına egemen olması,dolandırıcıların
bundan böyle daha rahat faaliyet göstermeleri,ekonomik ve sosyal hayatın
tümüyle durması ve felç olması sonucunu doğuracaktır.
Daha öteye gitmek gerekirse DEVLETİN KENDİNİ İNKAR
ETMESİ DEMEKTİR.İnfazı mümkün olmayan mahkeme kararının ve dolayısıyle YARGI
ORGANININ VARLIĞININ HİÇBİR ÖNEMİ KALMAYACAKTIR.Varlık nedeni ortadan
kalkacaktır.
Bundan böyle savunma ve hak alma mesleği gibi çok zor bir mesleği icra eden
biz avukatların infaz kabiliyeti olmayan davaları almaları,icra yoluyla para
tahsil etmeleri kesinlikle mümkün olmayacaktır.
ANAYASAYA KONULAN YENİ NORM VE BUNA DAYANILARAK YAPILACAK YASAL
DÜZENLEMELERLE HAKLININ VE HAKKIN ,SAVUNMA VE HAK ALMA MESLEĞİNİ İCRA EDEN
BİZ AVUKATLAR TARAFINDAN SAVUNULMASI-YERİNE GETİRİLMESİ KESİNLİKLE MÜMKÜN
OLMAYACAKTIR.
AVUKATLIK HAKSIZIN-SUÇLUNUN-DOLANDIRICININ ANAYASA VE YASALARA DAYANILARAK
SAVUNULABİLDİĞİ BİR MESLEK HALİNE DÖNÜŞECEKTİR.
Bir ulusal televizyon kanalında televizyon kanalı haberi SON DERECE ESEF
VERİCİ BİÇİMDE “ ÇEKZEDELERE MÜJDE” BAŞLIĞI altında vermiştir.
Bunun karşılığında hak sahibi alacaklılara
“ALACAKZEDELER, BAŞINIZ SAĞOLSUN, ALACAKLARINIZ ÖLMÜŞTÜR”.Ben bu anayasa
normunu bu nedenle ihdas ettim diyebilen bir devlet zihniyetini anlayabilmek
mümkün değildir.
KANIMIZCA;İCRA İFLAS SUÇLARI,3167 Sayılı Yasaya
Muhalefet suçları,Türk Ceza Kanununda yer alan takibi şikayete bağlı suçlar,
yeni anayasa normuna aykırı değildir.Ancak yerel mahkemeler ve Yargıtay
tarafından, duraksamasız biçimde bu suçlar nedeniyle verilecek cezaların
Anayasa’ya aykırı olduğundan bahisle mevcut davaların beklemeye
alınması.infazların durdurulması karşısında, borçlular da borçlarını
ödemekten imtina etmektedirler.Madem ki yeni anayasa değişikleri Avrupa
Normlarına uyum amacı ile yapılmıştır,HAKLININ-HAKKIN VE ALACAKLARIN DA
ANAYASA NORMUNUN
YÜRÜRLÜĞE GİRDİĞİ TARİHE KADAR Kİ HİÇBİR OLAYA UYGULANMAMASI,BU YÖNDE BİR
YASAL
DÜZENLEMENİN yapılması,hakların korunması da Avrupa Birliği’nin ve Çağdaş
ülkelerin hukuk anlayışlarının temel prensibidir.
Henüz çok geç olmadan, hak ve haklının hakkı çiğnenmeden,bir daha telafisi
mümkün olmayan sonuçlar,ülkede kaos ortamı
doğmadan,dürüst ve üretken vatandaşın devlete ve hukuk sitemine güveni
sarsılmadan,henüz işin başındayken,toplumun çoğunluğunun korunması gereken
haklarına ters düşen anayasa normunun; Yasama Organınca anayasal değişiklik
yolu ile ortadan kaldırılması zımmında gerekenlerin yapılması toplumun
mihenk taşlarından biri olan Baroların ve Barolar Birliğinin tarihi bir
görevidir.
Bu uğurda tüm sivil toplum örgütlerinin de duyarlı olmalarının sağlanması da
yine biz avukatların görevidir.
Saygılarımızla. 29.10.2001
Av.Ahmet DOĞAN
Av.İskender YAYLA
Araştırma
Anasayfa
|
|
|